Kayıtlar

çocuk etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Günlük Tavsiye (çocuklara yalan söyle meyin)

Resim
Annesiyle yaptığı anlaşmaya göre; ufak tefek aksiliklerini düzeltmesi için yaza kadar puan toplayıp yüz puana ulaşınca elsa elbisesine kavuşabilecek olan 'bebe', diğer yolları denemeyi ihmal etmez. Markette kasa kuyruğundayız.

Günlük Tavsiye (çocuklara yalan söyleyin)

Resim
- tırnağına ne sürdün aslı * ojee (nazar boncuğu deseni yapmıştım) - neden sürdün * güzel olsun diye - banada sürermisin * olmaz, annen kızar, çünkü sen daha çok küçüksün - anneee, oje sürebilirmiyim  # olmaz, daha çok küçüksün, ama büyüdüğünde sürebilirsin - aslı, neden oje sürdün ? annem bana kızsın diye mi ? * ? Tavsiyem odur ki, Bazen çocuklara yalan söylemek gerekebilir, bundan çekinmeyin. Nedenini tam çözmüş değilim ama işler benim sandığım gibi yürümüyor, onu farkettim. Bu arada duman ne güzel söylemiş oje yi.

Bu Yüzden Batıl

Resim
Ceketinin cebine bırakmıştım yüzüğümü ve küpelerimi. Insan ayrılacağı yerde birşey bırakırsa oraya tekrar dönermiş. Önceden hissetmiştim sanki. Garanticiydim ama dönmek istediğimi söyleyemeyecek kadar utangaçtımda. Küçüktüm. Hile yaptım kendimce. Elini cebine sokacağın tuttu. -Aa ne kalmış burda, unutma bunları -Kalabilirdi, önemli değil o kadar (önemliydi aslında, bir sebebi vardı bırakışımın)   Kıvırdım ama direndim dönmeye, hala bırakmak isteyerek. -Ben ne yapacağım bunları , al işte -Şeyy ıı alıyım, tamam  Bırakamamıştım hiçbirşeyi gizlice. Suçüstüydüm batıllara. Sana da hatıra olurdu işte, noolurdu alsaydın. Sen git de o orda kalsın öpücükleri vardı kalmasını istediğin. Onları bırakmıştım kokuna ama, bi işe yaramamıştı işte. Küçücüktük birbirimizin uzağımızda. Gittik.

Günlük Tavsiye (vermeyin)

Resim
Hatırlayamayacağım kadar küçük yaşlarımdaydım, istanbulda oturuyorduk. Uzun bloklardan birinde. Kimbilir hangi semtte (sık taşınırdık peder sağolsun, yada olmasın). Dışarıda oyun oynuyordum ve giriş katın camından çok yakışıklı bi abi ( benden bir iki yaş büyüktü ve yüzünü hiç hatırlamıyorum ama dediklerini yaptığım için yakışıklıdır diye düşünüyorum) beni izliyordu. Pek hırsızlık olmazdı o zamanlar, bu yüzden pencereler kafesli değildi, yere yakındı. Belkide ben o kadar küçüktüm ki, bina bana göre kocamandı. Üzgünüm, fılaşbek yapamıyorum, sıfır detay. Bana seslendi süper yakışıklı abi. Yerdeki kafam kadar taşı ona vermemi istedi. Salyalarım aka aka taşı aldım. Bi halterci gibi bikaç hamlede kafamın üstüne doğru kaldırdım ve uzattım ona doğru. Aşağı uzandı yarı beline kadar, parmak uçlarımız birbirine değdi, taşı kavradı. Ellerimi çekmek istedim biranönce , görevimi tamamlamıştım ve ödülüm olan yüzündeki gülücüğü kaçırmamalıydım. Elimi görüş alanımdan indirmemle kafamla göktaşı bul...

Oyun

Çocuklarıyla oyun oynamayı, onları parka götürüp saatlerce sallayarak aptallaştırmak sanan ebeveynlerin ürememesi gerek. Çocukları parklarda korku filmi gibi sesler çıkartıyor. Oyun en az iki kişiyle oynanınca muhteşem bir eylem olur, kuralları o an konmalıdır, adı bile o an konmalıdır, sonuçlarına o an katlanılmalıdır , keyfine o an varılmalıdır, bir daha hatırlanmamalıdır çünkü bir sonraki oyun daha güzel olmalıdır. üremeyin..

Günlük Tavsiye (çocuk yapmayın)

Bence kimse çocuk doğurmasın. Ehliyeti falan olsun yada bu işin. Soyum yürüsün, annelik her kadının tatması gereken bir duygu, tanrı rızkını verir, aman ne de sevimli oluyorlar vs vs.. Ne saçma bahaneler sevişmek için.