uzun hikaye (oda'n)
içerisi kalabalıktı. lanetli kahkahaları teğet geçtim.
bana çarpmadı dünyanın en şahane karakterlerinin kendi düşüncelerini övüşleri.
dama geri dönmeliydim. odaya doğru yürüdüm. girdim.
gök yüzüne giden yol, yatağından geçiyordu.
yatağını bi başka gözle gördüm.
kokunu bırakmış olmalısın,
önceki hayatımdaki köpek yerini biliyor, uzanıyor yatağına.
belki uyurum, belki ayılırım, belki yine damda buluşuruz..
bu ne rahatlık ?
*yatağını çok sevdim.
gözüm perdene ilişiyor..
kimisi milyon yıldır tanıdık, kimisi
kırk yıllık yabancı yüzlerden bi perde. tek tek tanıştım hepsiyle. memnun olduk.
(kalabalıklar içinde yalnızlık gözümde bi perde,
gürültü kulağımda bi perde,
sarhoşluk aklımda bi perde..)
*perdeni çok sevdim..
odana geçince azalan ışık sakinleştirdi birden.
odayı loş aydınlatan masa lambanın yataktan ulaşılabilir olması uykuya davet etti biraz. birazda sarhoşluğum tamam, kabul.
ama yataktan görünüyor gökyüzü, dama gerek yok, uzan aslı.
*lambanı çok sevdim.
içimden bir his 'buraya kesin tekrar geleceksin' diyor 'bu kadar sevmek boşa değil' ama olaki gelemezsem bu an'ı ve bu pencereyi unutmamalıyım.
'gök yüzüne bu pencereden çıktım'
anıladım ve lambayı kapattım.
sadece bi ucu uçuşan sinekliğin rüzgarla dansına çevirdim başımı. pencerene..
bir yıldız vardı manzaranda.
(haftalar sonra "aslında o bi gezegendi ama beni mi kıracaktık, yıldız olsun tabi" olucaktı)
*pencereni çok sevdim
sonra sen geldin odaya,
hemen arkanda sarhoş bi cesaret, tatlı bi heyecan, keyifli bi merak ile iki çift laf getirmişliğinle.
gördüğüme sevindim..
iki çift laf masal olurdu belki )
laf lafı çoğaltacakken birden başkaları geldi,
kalabalıklar oldu,
birsürü sorular,
cümleler,
gelip gitmeyenler..
parçalanmış başbaşalığımızda yerler seçildi,
içerisi çok kalabalıktı,
biz 'yarım kaldı'k.
içimde garip bi memnuniyetsizlik ve yüzümde şapşal bi gülümsemeyle uyudum.
*odanı çok sevdim
hikaye şimdilik bitmemeliydi..
Yorumlar
Yorum Gönder