Kayıtlar

Mayıs, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günlük Tavsiye (çocuklara yalan söyle meyin)

Resim
Annesiyle yaptığı anlaşmaya göre; ufak tefek aksiliklerini düzeltmesi için yaza kadar puan toplayıp yüz puana ulaşınca elsa elbisesine kavuşabilecek olan 'bebe', diğer yolları denemeyi ihmal etmez. Markette kasa kuyruğundayız.

Kirli Çamaşırlar

Resim
Çıkmak için tutunduğum her dala kirli çamaşılar asılmış. Damla damla kurutuluyor kötü niyetler. Ben kötü biriyim diyor çırılçıplak olmayan. Dürüstlüğü takdir eden güvenim niyet çekemiyor çamaşırlardan. Üstüme olmuyor kimsenin dünyası. Ya çekilmişim şehvetinden, ya büyük iyi kalpliliğime dolanıyorum. Olduramadığım her görüntü, hazırlığıma ceza. Hazırlıklarım zamana, zaman ömrüme ceza. Çıkmaz dolaplardayım, kafam karışık, eller yukarımda. Ne demek teslim olmak yok, oldum işte, ceza olmamalı artık.. Varsın deli desinler, tamamen soyundum şimdi. Çıkabilirmiyim dışarıma, uzunca hazırlandım ben.

Günlük Tavsiye (çocuklara yalan söyleyin)

Resim
- tırnağına ne sürdün aslı * ojee (nazar boncuğu deseni yapmıştım) - neden sürdün * güzel olsun diye - banada sürermisin * olmaz, annen kızar, çünkü sen daha çok küçüksün - anneee, oje sürebilirmiyim  # olmaz, daha çok küçüksün, ama büyüdüğünde sürebilirsin - aslı, neden oje sürdün ? annem bana kızsın diye mi ? * ? Tavsiyem odur ki, Bazen çocuklara yalan söylemek gerekebilir, bundan çekinmeyin. Nedenini tam çözmüş değilim ama işler benim sandığım gibi yürümüyor, onu farkettim. Bu arada duman ne güzel söylemiş oje yi.

Müziği Kısarmısın

Resim
Sarhoş kadın. Yanımda yatıyor. Susmuyor bazen. Gülüyor manasız neşesine. Konuşup duruyor sonra. Dinlemiyorum onu. Çok konuşuyor bazen. O da kızıyor dinlemiyorum diye. Ben sen olmasanda konuşuyorum diyor birde. (Bana özel değildi yani, kendimi birşey zannetmemeliydim).

Günlük Tavsiye (paranız varsa dubaiye gidin)

Resim
Eski dostum yanlızlığıma yada yalnızlığıma gitmiştim misafirliğe. Özlemiş beni. Bende özlemişim. Hemen içeri buyurdu beni. Üzerimdekileri atıp, kurulmuştum en rahat köşeye. Başta herşey çok eğlenceliydi. Epeyce hazırlık yapmıştı bana. Yedik içtik kilo aldık biraz.

Davetsiz Rüya

Resim
Bazı hayallerimi o kadar sık düşünüyordumki, ben çağırmadan rüyalarıma kurulmaya başladılar. Işte o zaman gerçek gibi oluyordu tadı. Uyandığımda nerde olduğumu anlayamıyordum, aklıma tanıtıyordum gördüklerimi.

Günlük Tavsiye (çişinizi tutmayın)

Resim
Ilkokul bir yada ikideydim. Son ders zili çalmak üzereydi ve ev dışında biyerin tuvaletine işeyemeyen ben artık çiş dansına başlamıştım. Oturduğun yerde sadece götünü sağa sola kıvırıyorsun ve nasıl olduğunu anlamadığım bişekilde çişini ertelemeni sağlıyor bu dans.

Bu Yüzden Batıl

Resim
Ceketinin cebine bırakmıştım yüzüğümü ve küpelerimi. Insan ayrılacağı yerde birşey bırakırsa oraya tekrar dönermiş. Önceden hissetmiştim sanki. Garanticiydim ama dönmek istediğimi söyleyemeyecek kadar utangaçtımda. Küçüktüm. Hile yaptım kendimce. Elini cebine sokacağın tuttu. -Aa ne kalmış burda, unutma bunları -Kalabilirdi, önemli değil o kadar (önemliydi aslında, bir sebebi vardı bırakışımın)   Kıvırdım ama direndim dönmeye, hala bırakmak isteyerek. -Ben ne yapacağım bunları , al işte -Şeyy ıı alıyım, tamam  Bırakamamıştım hiçbirşeyi gizlice. Suçüstüydüm batıllara. Sana da hatıra olurdu işte, noolurdu alsaydın. Sen git de o orda kalsın öpücükleri vardı kalmasını istediğin. Onları bırakmıştım kokuna ama, bi işe yaramamıştı işte. Küçücüktük birbirimizin uzağımızda. Gittik.

Korkmasın

Resim
Gelmesin karabasanlar bu gece. Ben öğreteceğim ona susmayı, konuşmayacak, "ya kötü birşey söylersem? üzülürse ?" diye korkacak. Çökmesin göğsüne ağırlığı, ben keserim nefesini onun. Sıkmasın boğazını karanlık eller, öpeceğim yerler boş kalsın. Kapamasın gözlerini kabuslar, neler gösterceğim ben daha. Uyutmasın masalım, ninni var daha.

Günlük Tavsiye (vermeyin)

Resim
Hatırlayamayacağım kadar küçük yaşlarımdaydım, istanbulda oturuyorduk. Uzun bloklardan birinde. Kimbilir hangi semtte (sık taşınırdık peder sağolsun, yada olmasın). Dışarıda oyun oynuyordum ve giriş katın camından çok yakışıklı bi abi ( benden bir iki yaş büyüktü ve yüzünü hiç hatırlamıyorum ama dediklerini yaptığım için yakışıklıdır diye düşünüyorum) beni izliyordu. Pek hırsızlık olmazdı o zamanlar, bu yüzden pencereler kafesli değildi, yere yakındı. Belkide ben o kadar küçüktüm ki, bina bana göre kocamandı. Üzgünüm, fılaşbek yapamıyorum, sıfır detay. Bana seslendi süper yakışıklı abi. Yerdeki kafam kadar taşı ona vermemi istedi. Salyalarım aka aka taşı aldım. Bi halterci gibi bikaç hamlede kafamın üstüne doğru kaldırdım ve uzattım ona doğru. Aşağı uzandı yarı beline kadar, parmak uçlarımız birbirine değdi, taşı kavradı. Ellerimi çekmek istedim biranönce , görevimi tamamlamıştım ve ödülüm olan yüzündeki gülücüğü kaçırmamalıydım. Elimi görüş alanımdan indirmemle kafamla göktaşı bul...

Ilk Aşk-ı Entrikam Ramazan

Resim
Gözlemleyerek algıladığımız fiziksel gelişimimize ayak uyduruyorda akıl, duyguların ilk keşfiyle başedebildiğimiz söylenemez. Çocukken yaşanır haliyle herşeyle ilk tanışma, karşı cinse duygular beslersinde haberin olmaz gönlünün iştahından. Ilkokul üçte ramazan diye hoş bir çocuk vardı sınıfta. Serapa aşıktı. Serapta ona. Aşk dediğim onların birbirini sevdiğini, birbiri ve tüm sınıf bilirdi o kadar. Ilk onlardan görüptemi özendi gönlüm sevmeye, yada kendi başımamı başarmıştım sevmeyi yoksa kötü birimiydim doğuştan bilmiyorum.

Günlük Tavsiye (muayyen günündeki kadından uzak dur)

Resim
Sen git bakkala, neden ben gidiyormuşum. Götüm yaralı benim, hemde muayyen günlerimdeyim bi kere. Sinir sahibiyim bundan mütevellit. Nereye götürülür bu sinir, takılmış peşime, atamıyorum başımdan.

Ne Bu Havalar

Resim
Nasılda güzel davet ediyor baharımsı. Sanki, otursam karşısına çiçeklerinin, hem derdimi anlatıp hem yapraklarını koparsam sevmiyorların, beni dinleyecekmiş gibi. Umurundaymış gibi nisanlar, mayıslar. Sıkılmayacakmış gibi efkarımın filozofluğundan. Nasılda rahat yalan söylüyor mevsimlerde artık.

Günlük Tavsiye (kıbrısa gidin)

Resim
1-Yanma hikayesi ilgi gören Götüm ve Ben yine maceralardan maceralara koşacağız. Kınaydı düğündü derken süslü suratıma alışmış , evdeyken aynaya bakamayan ben, yine yüzümü güzelce boyadım. (Yandığımda da böyle başlamıştı olaylar)

Sarhoş, balık sevmeyen, balıkçı, denizci yazar

Resim
Evet bira içiyorum ben. Ve tekila. Ve söylemediğim neler daha. Dudağı kuruyor insanın, dili damağına yapışıyor laf anlatamazken. Hep yağmurumu bekleyeceğim ıslanmak için. Içeceğim elbet.

Günlük Tavsiye (pop müzik)

Resim
Yaşlandıkça pop müziğin gönlümdeki önlemez yükselişi. Hiçbişey düşünmek istemediğiniz duygu çorbası anlarınızı ilaç gibi boşaltır. Hatta dertli şarkıların bile bi dıp tıs oynaklığı vardır ikiyüzlü bunalımlarımız gibi. Gönlüm zengin şimdilik ama bakmayın böyle dediğime ilk mali krizde işten çıkaracağım elemanımdır pop müzik. Tavsiyem odur ki pop müziğe içinizde ufacık bi yer açın sevgili rakırlar. Birşeyler ya dolacak ya boşalacak ama rahatsız olmayacaksınız söz. Üstelik sarhoşken pozitif gaz oluyor.

Şiirimsi

Resim
Bir seçimimiz olmasın artık. Utanalım... Mavimizi kaybetmeden kızaralım. Gelişi güzel boyayalım ayrılığı, gidişi güzel olsun...

Bardaki Sarhoş "Su" Gibi Kız

Gönlümüzün yalnızlığını yada yanlızlığını bara götürdük bu akşam. Kapıdan girdiğimizde biraz asıldı yüzler, ortam bir pazartesi akşamı için yeterince dolu ama mekan sınırları dahilinde hesaplanırsa boş gibiydi.

Bayım

Resim
Ruhsuz, ne olduğu belirsiz...  çok uzak olunmasına ramen manasızca yakın ! Başlıksızız. Şiir isek eğer... Sana beslediğim duygularımdan başka güzel olan birşey varmı diye düşündüm epeyce. Birlikte geçirdiğimiz tüm zaman dilimlerini film şeridi gibi geçirdim hafızamdan. Ilk zamanlarımızı saymassak (güzel duygular beslememi sağlayan zamanlarımız) onun dışındaki tüm zamanlarımız duygudan uzak. Birlikteymiş gibi rol  yapan bedenleriz. Bendeki izlenimi böyle en azından. Hisler bakidir mevzu bu değil de ! Içimdeki şiir sensin. Yada şiirim değilsin de, kelimelerimi gıdıklayacak kadar yakın. Sadece bir başlık bulmak gerek ama, Dostluğunuza da talibim bayım !...

Günlük Tavsiye (Sadece Hanım Arkadaşlara)

Maaşlı çalışmadan doymanın yolunu buldum kızlar. Evinizi temizleyerek yapıyorsunuz bunu (biraz enerji harcamanız gerektiğini kabul ediyorum). Ben bugün yaptım mesela. Süpürürken muhtelif yerlerden topladığım liralar dörtbuçuk tl oldu. Silerken de biraz çitlenmemiş çekirdek, ilerde çıtçıt olarak kullanılabilmesi için biriktirilecek saç telleri (şanslıyım ki sevgili eşim de uzun saçlı), baloncukları kaçmış birkaç yudum unutulmuş bira (asit mideye zararlı zaten). Ekmeği dört buçuk liramdan aldığımı varsayıyorum. Tezgah altına yuvarlanmış zeytinler mis gibi fermente olmuştur onca zaman. Tek sıkıntı ekmek almaya kim gidecek ? Küçük yaşlı okurlarım var ise (umarım yoktur artı onsekiz gibi satırlarım) size kötü haberi vereyim, bu ekmek almaya gitme meselesinin yaşla ilgisi yok, birgün biten bişey değilmiş, boşa heveslenmeyin. Küçük kız çocuğuyken yürüdüğünüz bakkal yolu evlenince market alışverişi adı altında size ihale ediliyor. Küçük paşalar siz de iyi bir eş olmuşsanız akşama bişey laz...

Günlük Tavsiye (isteme kahvesi içilmez)

Resim
Sevgili kızkardeşimi istemeye geldiler bugün (istemek ??). Bal-dız olarak geleneksel leş kahveyi yapma görevi benimdi. (Benim gibi mide rahatsızlığı olan bu adama acımasızca o kahveyi yapmamın altında eğlencemi yatıyor yoksa, ben kötü birimiyim?.. amaan siktir et gelenek de geç işte)

Haaa

Resim
Ne çok şarkı var dinlenecek, seyredilecek resim, okunacak satır. Sevilecek gönül, anlatacak cümle, uyunacak uyku. Ne çok kaybımız var, ne çok şey, sunduğumuz zamana. Önemsenmemiş histerik ama sempatik varoluşumuz, yeteneklerimizce.. Ne kadar çoğuz, yaşamayı anlatırken yaşamayı unutmuş. Cümleler yaşlanmış, gözler devrilmiş kırışıklığın kısıklığına, anlaması zorlaşmış serginin güzelini. Bir "haaa" demişiz altmışlarda ama artık kimse kendiliğinden gelemeyecek kadar yorgundur kendimize gelişimizin çağrısına. Çağırmaya dermanımız varsa. Ne güzel olurdu değil mi dengemizi kaybetsekte uçsa çizgiler arsız keşkelere.

Günlük Tavsiye (Evrene Mesaj)

Bazen birşeyi tamda "o an" isterim gözümün hiçbirşeyi görmediği bir şiddetle. Olduramam ( Işte bunlar hep murphy yasaları). Zaman geçmeye başlar, aynı şiddetle doğru orantılı soğurum isteklerimden, neşemden. Önemini yitirir ve artık o kadar da istemiyorumdur. Keşke isteklerimle aynı anda, tamda " o an" da olsak... Tavsiyem o dur ki evrene mesaj göndermeyin, dilimizi bilmiyor koduum !

Şey

Resim
Yükü kafamda mı sarhoşluğumun, omuzlarımda mı kestiremiyorum. Herşey bulanık, seçmek zor, seçmek zorunda olmak ne kötü.

Siktir Git

Resim
Ağzıma bulaşıyor her seferinde pastan, bir dilim isteyince arsız ben oluyorum. Tanrı şahidim ki (seyrediyorsa eğer) gönlüm tertemiz. Ki bu çok başka bi konu... Bir masal anlatsan aslında, uyurum, uyurken okurum, harf harf okurum, bir iz görürüm, anlarım. Masallar yüzünden gidemem. Binbirgecede tutmuştu bu taktik. Lanetler olsun gidemeyişimizin şerefine kalkan kadehlere. Ucundan el uzatıyor direnişim. Naza çekiyor, inat ediyor, kaprisli bir de kadın gibi. Bu sefer öyle olmayacak dediğim yanlışımın bilmem kaçıncı yıldönümünü kutluyorum hergün. Elvedalarla ilgili başarılı değilim her yazar gibi (yine kendimi etiketledim ahaha). Beni görüyorsun kafi, anları kovalıyoruz değil mi ? Ne denir son cümlede, ne dersen çalacağım, bence siktir git ! denmeli. Duruma değil bu sefer, şahsa..

Günlük Tavsiye (Çalışmayın)

     Ilhan Irem'i delilere, onları sakinleştirmek için dinlettiklerine dair bir şehir efsanesi vardı bir zamanlar. Oysa ki Ilhan Irem'in delileri sakinleştirebileceği kadar, sakinleri delirtebilecek şarkıları da vardır. Bence Ilhan Irem 'in sakinlikle bi ilgisi olmamalı. Neyse...