Isim - şehir - bitki - hayvan


Insan her gördüğü güzelliği yaşayamıyor yada yaşadığı güzelliği görmüyor. Işler karşılık beklediğinizde karışıyor..Pastayı bir kere tatmış olmak pastayı sevmek için yeterlidir ama her gün pasta yerseniz midenizi bulandırmaya başlar.

Tek başınıza olduğunuzu düşünsenize..



Ağacın sikinde değil gölgesinde uyumuş olmanız. Ama siz ister bi başına olun ister sevgiliyle, ister aile pikniği olsun adı ister sızacak yer, her halükarda sıcaktan bunalıp oraya saklanacaktınız..  Gölgede size kıyak değil, siz gelseniz de gelmeseniz de sunmuştur kendini..
Gözlemlerimden yola çıkarak söylüyorum ki kimse aptal değildir, öncelikleri farklıdır insanların.. Baktıkları pencereler.. Herkes kendi dünyasının doğrusunu yaşar ona inanır.. Bizim tek sorunumuz masallarımızı birbirimize inandırmaya çalışmak.. Doğruluğunu kanıtlamalıymışız gibi hissetmek..
Karşıma bir dost, eş, kardeş, aile, hayvan, isim, şehir, bitki çıkmışsa ne olmuş.. Birlikte yürürüm bir süre.. dünyamdan bahsederim yada susarım anasını satayım o anlatır. Ya da o da susar anasını satayım ne önemi var, öyle de böyle de yürünecek o yol, tembelim ben konuşmaya bile üşenirim aslında..
Konu sapacak ama neden yazıyorsun o zaman diyen cingözlere, onun da üzerine düşünmemeyi tercih ediyorum diyerek uzun bi manifestodan yırtacağım. ;)
Konuya dönersem karşılaştığım tüm mana yoksunu kavramlarla da yürümeyi susmayı konuşmayı öğrendim, tüm derinliğinde boğulduğum fikirlerle de.. Ne birşeylerden bahsediyorum ne neyden bahsettiğimi biliyorum.. kendinden bahsetmeye başladımı asıl susmalı insan.. yanında yürümüyordur isim şehir bitki hayvan..
Bu arada ne severdim bu oyunu çocukken, kelimeleri severdim hep.. böyle oyunlar güzel olurdu (kendimden bahsediyorum, tüm metni çöpe at amk bunu söylemek daha zevkli)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cevap

Fırtına

Kirli Çamaşırlar