Orospu ;)

Lise birdeydim ve bir çocuğa aşıktım hayvanlar gibi. ilginç bir lakabı vardı ve bir yatak markası olan Yataş'a benziyordu fonetik olarak. Adını da lakabını da söylemeyeceğim.



En yakın kız arkadaşımla küsmüştüm ve daha ilk derste arka sıralardan sonundaki şşş hiç bitmeyecek şekilde "yataşşşş" sesleri geliyordu. Utanç, korku, ifşa, sırlar, üzüntü, kızgınlık dolu bir çukurda debeleniyor gibi hissediyordum. Içimdeki "tamam, dayak yedim, ama neden üstüme işiyorsunuz amk?!!" hissiyatı vücut ısımı sürekli değiştiriyordu. Arkadaşımla küsmüşlüğümüzün yasını tutamadan intikam kısmına gelmiştik. Bu olaydan sonra uzun bir süre sır vermekte zorlanmıştım. Bu arada çocuk üst sınıfların ulaşılmazıydı ve  ben çok utangaç, üstelik daha "sevdiği birine nasıl açılır insan?" a dair bi fikri olmayan biriydim. Açılmak neydi bi kere, küçüktüm ben. Kadın erkek ilişkisine dair öğrenebildiği tek şeyin yakalamaç oynarken yakalayıp hiçbirşey yapmamak ya da yakalayıp dövmek olduğu bir neslin ergeniydim ben. Ilkokulda yakalamaç oynayıp teması anlamlandırmayı başarmaya çalışan bi nesil. Ama arkadaşıma açılmayı başarmıştım ;). (Bu yüzden seviyorsan git konuş panpa, ama doğru kişiyle, en kötü olasılığın hasarı aynı)
Şimdi düşünüyorum da, terkettiğim herkes beni çok özlemiştir.
En yakın arkadaşım onunla küstüğüm için canımı acıtmak istiyordu, çünkü bana kızgındı ama beni çok da seviyordu.
Ya da en yakın kız arkadaşım ruh hastasıydı.
Size komik gelmeyen üstelik üzücü de olmayan bu anımın, psikologların "hayatına devam etmek istiyorsan önce o arkadaşını affetmelisin" diye teşhis koyacağı kadar etkisi olmuştur tahtalarımın kırılmasında.

Yorumlar

  1. Affetmediğimi yazıyı yayınladıktan sonra başlığı tekrar okuduğumda farkettim ve gülümsedim büyük bir sakinlikle.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cevap

Fırtına

Kirli Çamaşırlar